17 Ağustos 2013 Cumartesi


GEZENTİP AMERİKA’DA YAZI SERİSİ – 4

LOS ANGELES – UNIVERSAL STUDIOS



Los Angeles’daki ilk günümüz Lakers maçı ve sonrasındaki çevre gezimiz ile noktalandı. Bu gezi sırasında daha önceden araştırdığım bazı teknolojik aletleri almak için Best Buy’a da uğrama fırsatı buldum. Yeri gelmişken bu teknolojik alet alışverişi konusuna da değineyim.

Amerika Teknoloji Alışverişi:

Öncelikle hangi ürünü alacak olursanız olun gitmeden önce çok iyi bir fiyat araştırması yapmanızı öneriyorum. Zira kalıplaşmış görüşlerin aksine bazı durumlarda Amerika fiyatları değişken olabiliyor ve çeşitli ürünlerde buradan almanın bariz bir farkı kalmıyor. Apple ürünleri ve telefon benzeri ürünler her zaman dikkatlice araştırılmalı genelde ülkemizdeki vergi durumu nedeniyle daha uygun oluyorlar ancak dediğim gibi pasaport kaydı, giriş ücretleri vb. hepsi dikkatlice ele alınıp hesaplanmalı. Biz telefon ve Apple ürünleri için ihtiyaç duymadığımız için bunlara odaklanmadık.



Ben kompakt ve zoom özelliği yüksek bir fotoğraf makinesi araştırmış ve Canon SX 260 HS adlı makineye karar kılmıştım. O zamanlar Türkiye’de 1000 TL civarı olan bu makineyi Best Buy’dan yarı fiyatına alabilecektim. Dediğim gibi araştırma önemli, fiyat farkı özellikle yeni çıkan ürünlerde oluyor, bu ürün de öyle bir örnekti. Biz Best Buy’da ürünü biraz inceledikten sonra satın aldık. Pil ömrü dışında makineden oldukça memnun kaldık. Özellikle küçük boyutları ve buna rağmen 20x optik zoomu ile bizi memnun etti. Neyse teknoloji merakım neden ile konuyu dağıttığımı hissetim biz asıl konumuza dönelim…

İlgisini çekenler olabilir diye belirtmek isterim Staples Center çevresinde gezilecek çok mekan yok, ancak Grammy Museum burada dikkatimiz çekti, biz gittiğimizde kapalıydı (Pazar günüydü) ama ilgisini çekenler için güzel bir alternatif olabilir. Ayrıca Staples Center Los Angeles’ın ekonomik merkezinde yer alıyor bu anlamda da dev binalarla sarılmış bir bölge burası.

Staples Center çok yakın olan Grammy Museum önünden bir hatıra...


Maç sonrasında Beverly Hills civarında asıl olarak gezilecek yerleri fazla olmayan, ünlülerin ve zenginlerin evlerinin yer aldığı geniş bir alana yayılan çevrede aracımızla tur attık. Buraya gideceklere tavsiyem araç ile gitmeleri zira alan büyük somut bir mekan da olmadığı için bir yere gidelim inceleyelim yerine çevreyi kısaca görmek yeterli oluyor. Buralara ünlülerin evleri vb. adı altında turlar var, Kodak Tiyatrosunun oradan farklı alternatifler halinde turlar düzenliyorlar, onlar da alternatif olarak düşünülebilir. Ancak bizim aracımız olduğu için gerek duymadık, içeriklerini de çok bilmemekle beraber bu turlara yüksek bedeller ödemenin vaat edilen görülecek alanlar dikkate alındığında çok gerekli olmadığı kanısındayım.

Beverly Hills o meşhur sokaklar, evler, lüks...



Universal Studios Gezisi:



İkinci günümüz Universal Studios gezisi ile geçecekti. Bu aktivite için de gelmeden önce araştırma yaptık. Öncelikle şunu şöyleyeyim Los Angeles bu tip tema - eğlence parkları açısından oldukça verimli bir yer zira Warner Bros stüdyoları ve Disneyland diğer alternatiflerden öne çıkanlar. Bazı şehirlerde birini bile bulmak zorken burada üç büyük toplanmış durumda. Biz daha önce Paris Disneyland’a gittiğimiz için onu başta eledik. Diğer alternatifler arasında da Tripadvisor yorumları ve blog yazılarından edindiğimiz izlenimlere göre Universal Stüdyolarına karar kıldık.

Universal Studios internet sayfasından yaptığımız ön araştırma sonucunda Front of Line Pass – yani öncelikli geçiş biletlerinden almaya karar verdik. Farklı bilet alternatiflerini iyice incelemek gerekiyor. Bizim zamanımız az olduğu için geçiş önceliği sağlayan, sıra bekletmeyen ve bazı aktivitelerde özel imkânlar sağlayan bu bileti tercih ettik. Fiyatı daha yüksek olsa da bizim durumumuzda çok katkı sağladı. Örneğin parka ilk girişte uzun bir sırayı aşmamızı, şovlara ve turlara özel girişlerden girmemizi ve bazı şovların sonunda özel ekstra şovlar görmemizi sağladı. Biletin internet üzerinden alımında hiçbir sorun olmuyor, alım işleminde ben özel bir farklılık görmedim. Biletleri belirttiğiniz adlar için özel bir barkod ve kod eşliğinde e-postanıza iletiyorlar, bunlar ile girişteki görevlilere gitmeniz yeterli. Orada bu biletleri asılları ile değiştirip size bilete istinaden boynunuza takacağınız özel kartlar veriyorlar bunlar öncelikli geçiş hakkını sağlıyor.

Universal Studios gezimize artık başlayabiliriz. Ulaşım için biz yine aracımız kullandık, bu anlamda terkar etmekte yarar var özellikle Los Angeles’ta araç kiralamak ve çevreye onunla gitmek çok iyi bir alternatif bu Universal Studios için de geçerli oldu. Aracımız otoparka bıraktık ve eğlence diyarına doğru ilerlemeye başladık.
Asıl olarak Universal Studios’a girmeden önce çevresinde yer alan ve buraya gelenlere hizmet vermek amacında olan yeme içme ve alışveriş mekanlarından oluşan bir alandan geçiyoruz. Burası da oldukça eğlenceli… ama asıl ortam için burada fazla vakit geçirmeden hızlıca geçiyoruz.

Universal Stüdyolarına ulaşım için aracınız olması önemli bir rahatlık...

Stüdyoların girişindeki alan ağırlıklı olarak restoranlar ve mağazaları barındırıyor, güzel mekan tasarımları var...


Ve işte Universal Studios, o meşhur giriş kapısından geçiyoruz. İçerideyiz, mekan oldukça büyük, çok şov ve gezilecek alan var. Bu yüzden hızlıca bir plan yapıyoruz aslında insan başta biraz şaşkınlaşıyor, nereden başlasam diye. Siz düşünürken sağdan soldan çıkan karakterler bu şaşkınlığı daha da artırıyor. Sağınızda bir vampir belirebilir veya bir anda Marilyn Monroe ile poz verirken bulabilirsiniz kendinizi, hepsi çok profesyoneller, bu işten zevk alıyorlar bunu hissediyorsunuz… İlerlemeye devam ediyoruz. Girişte farklı konseptler ile dükkanlar var, bazıları filmlere özel adanmış durumda ve içeride evcil hayvanlar için mama kabından sırt çantasına kadar aklınıza gelen gelmeyen her şeyin bu konseptlerde hazırlanmış ürünleri var, biz buraları gezmeyi çıkışa bırakıp hızlıca ilerliyoruz, kapılırsak bu dükkanlardan çıkmayacağımız korkusu da hızımızı arttırıyor…

Bahsettiğim tema dükkanlarından birisi Transfromers...
Bu şans bir daha ele geçmez değil mi :)

İlk olarak yolumuzun üzerinde olan korku tüneline giriyoruz… klasik korku tünellerinden çok daha etkileyici bir tasarımı olan bu eğlence daha doğrusu korku aktivitesi :) içerisine çekiyor sizi… sağdan soldan çıkan zombiler size dokunuyor kaçıyorsunuz… dışarı kendinizi attığınızda derin bir nefes almak şart… Bu tünelde modeller ve kuklalar yerine gerçek oyuncuların olması sizi kovalaması korku ortamını gerçeğe yakınlaştırmış… Vücudunuzdaki adrenalini arttırmak için iyi bir başlangıç olduğu konusunda şüphe yok.

İlk durağımız...

Devam ediyoruz. Park içerisinde ilerlerken Amerika tarihinden ve şu anki yaşamından esinlenmiş ortamlar canlandırmalar ve karakterler karşınız çıkıyor, hepsi ile fotoğraf çektirmek mümkün biz de bu fırsatı değerlendiriyoruz…




Daha sonra neredeyse tüm park ziyaretçilerinin bir kez katıldıkları parkın genelini ve stüdyoları gezdiren tanıtım turuna katılıyoruz. Burada öncelikli biletimiz bize özel erişim sağlıyor ve sıra beklemeden geçiyoruz. Bu turun özelliği römork halinde çekilen araçlar ile çeşitli alanları dolaşmak, başta çok basit görünse de içeriğinde ilerledikçe bunun da oldukça güzel bir eğlence olduğunu görüyoruz… başlayalım bakalım :)

O meşhur stüdyolar karşımızda.
Önce film çekimlerinin yapıldığı stüdyoları geziyoruz. Bunlar devasa yapılar biz gezerken de işlemeye devam ediyorlar. Setlerin içinden geçiyoruz, geçmişte efsane olmuş filmler örneğin Geleceğe Dönüş sahneleri çekilirken kullanılan şehir seti içinden geçiyoruz, araç yavaşça ilerlerken en önde yer alan tur rehberimiz bize filmlere de değinerek o anları anlatıyor.

Geleceğe Dönüş filmi setindeyiz... Doktor karşıda gördüğünüz binadaki direğe ışınlanma için gerekli enerjiyi sağlayacak kabloları bağlamıştı ve yıldırım düştüğünde...

Bu şekilde devam ederken, aracımız bir anda bir tünele doğru yöneliyor. Bir çekici ile çekilen araçlarda yer aldığımız için çok da hareketli bir tur olmayacağını varsayarken tünele doğru yönelmemiz bu fikri sorgulamamıza neden oluyor. Tüneli de sanki bir filmden hatırlıyorum gibi geliyor bana derken aracımızın tekerleklerinin raylara oturduğunu kilitlendiğimiz ve tünelin içine doğru çekildiğimiz görüyoruz. Tur rehberimizde olayın üzerindekini sis perdesini kaldırmıyor, ışıklar kapanırken tek söylediği daha önce dağıtılan üç boyutlu gözlüklerimizi takmamız… tünelin giriş kapısının kapanması ile zifiri karanlıktayız...

Tünele girmek için hareket ediyoruz. Bizi nelerin beklediği hakkında hiçbir fikrimiz yok.


Bir anda ortam hafifçe aydınlanıyor üç boyutlu gözlüklerin de etkisi ile çevremizde koşturan bir şeyler olduğunu hissediyoruz… bunları tanımlamak zor ama sanırım evet dinozorlar var çevrede, arada görünüyorlar, araçtakilerin çığlıkları artıyor. Tam bu sırada soğuk bir rüzgar geliyor aracın içine, ardında  çok yüksek bir kükreme sesi… tam bu sırada hangi film içine girdiğimizi anlıyorum ama artık çok geç bir insan boyundaki azı dişlerini tam gözümün önünde görüyorum evet bu KING KONG… bize bakıyor. Olayın heyecanı üzerimizde iken bir anda aracımız aşağı kayıyor, KING KONG’a bir dinozor saldırıyor o yüzden bizi elinden düşürüyor biz aşağı doğru boşlukta düşüyoruz… Bunları rayların üzerine oturan aracımızın hareketleri sayesinde oldukça yoğun bir şekilde hissediyoruz, tabi 3 boyutlu gözlükler rüzgar ve ses efektleri de işin diğer oyuncuları… evet bu sahne KING KONG’un sevdiği kadını ele geçirmek isteyen dinozorlarla savaşı, filmden hatırlıyorum bunu düşünürken heyecan artıyor… aşırı derecede sarsılıyoruz. Bizi KING KONG yakalıyor düşerken, o sırada bir dinozoru da eliyle tutmuş, bu sırada bir diğeri saldırıyor biz yine düşüyoruz. Bu dövüş içinde bir oraya bir buraya savruluyoruz, çığlıklar artıyor… Bu mücadele biraz daha devam ediyor en son KING KONG iki dinozoru da telef ediyor. Aracımız da bu sırada yavaş yavaş tünelin dışına yol almış durumda. Unutulmaz bir deneyim, evet dev bir roller coastera binmedik, çok yüksekten düşmedik belki gerçek olarak ama devler arasında bir savaşta kaldık, her şeyiyle hissettik, bu kesin… bizi kurtaran KING KONG’a minnettar olarak yolumuza devam ediyoruz. Çıkışta savaş sırasında kaybettiğimiz bir aracın görüntüsü neler atlattığımızı bir kez daha bize gösteriyor :)

King Kong ve dinozorların saldırısından kurtulamayan bir aracın hali...

Devam ediyoruz, farklı setlerden geçiyoruz, Fast & Furios araçlarının dansını izliyoruz, nasıl efektlerle donatıldıklarını, ateşi suyu rüzgarı hissediyoruz. Ardından devasa bir uçak enkazı içinden geçiyoruz. Hala dumanları tütüyor, inanılmaz, hani bir laf vardır ya film icabı derler, eğer bu film icabıysa gerçeği nasıldır, dehşet verici bir ortam, bunu ekrandan değil de kendi gözlerinizle görmek unutulmaz bir deneyim, setleri yaratmakta gerçekten inanılmaz başarılılar, bu kesin… Devamında Jaws setini görüyoruz, tam Jaws nerede derken aracımızın sağında suyun içerisinden bize hücum ediyor neyse ki bunu da atlattık… Daha bitmedi “Psycho” evet efsane film setinden geçiyoruz. Tam bu sırada Bates Motelden çıkan birisi var kim demeye kalmadan bizi kovalamaya başlıyor neyse ki ondan da kurtulduk… Turumuz artık sona eriyor, daha anlatamadığımız pek çok ayrıntı olduğu kesin ancak sırf bu tur için bile Universal Studios’a gelmek şart…

Uçak enkazında hala dumanlar tütüyor...

Bates Motel önündeyiz fazla durmasak iyi olur...

Tur ardından stüdyoların çeşitli yerlerinde kümelenmiş restoran ve fast food dükkanlarına yöneliyoruz. Aslında fast food dışında seçenek çok az. Disneyland deneyimimizde daha çeşitli ve restoran denilebilecek mekanlar vardı, burada sanırım Amerika’da da olmamız nedeni ile olarak fast food dışında pek bir alternatif yok. Tabakta pizza ve içeceğimiz alıyoruz hızlıca atıştırıp bir sonraki aktiviteye yöneliyoruz.

Bu seferki aktivitemiz dublör hayvanların yer aldığı bir gösteri. Bir tiyatro sahnesinde Hollywood filmlerinin pek çok sahnesinde yer alan veya başrolde bulunan hayvanlar gösteride yer alıyorlar. Tahmin edeceğiniz üzere kediler, köpekler ama bunların dışında daha nadir ve nispeten eğitilmesi zor olan hayvanlarda rol alıyorlar. Örneğin kartallar, fareler, gine domuzları, tavşanlar, tilkiler, baykuşlar ve tavuklar da gösterinin parçaları. Çok iyi sahnelenen bir oyun izliyoruz J hayran olmamak elde değil. Gösteri sona erdiğinde başta da dediğim gibi satın aldığımız bilet tipi nedeni ile bizim gibi bileti olanlara diğer izleyiciler gittikten sonra ayrı bir şov yapılıyor. Bunun sonunda da bu oyunun başrol oyuncuları ile yakından resim çektirme şansımız oluyor. Bir kartala bu kadar yaklaşmamıştım, bir ara göz göze geliyoruz… çok güçlü bir hayvan pençeleri gagası… belgesel izlemek gibi değil, yakından çok daha heybetli duruyor.

Fareler de şovda rol alıyorlar.



Bunlardan sonra stüdyoların daha hareketli kısmına geçiyoruz, bu alanda Jurassic Park, Transformers ve Mummy tarzı filmlerin rollercoaster ve barkovisyon karışımı olan şovlarına katılabiliyorsunuz.

Bu alan asıl parkın girişinden bayağı aşağıda yer alıyor ve asansörler veya çok uzun bir merdiven yolculuğu ile inilebiliyor, merdiven demişken korkmayın tabi ki yürüyen :) zira Amerika’dayız unutmayalım fazlaca hareket etmenize gerek yok araçlar her zaman sizi taşır…


Jurassic Park için ayrılan alanda da girişte bir tema mağaza var aklınıza gelebilecek her türlü şeyi burada bulabilirsiniz, güzel hediyelikler de var. Buradaki Jurassic Park temalı şov şöyle, daha klasik olduğu söylenebilir zira bir su coasterına biniyorsunuz sizi parkın içinde karanlık bir ortamda dinozorlar arasında bir seyahate sokuyor, inişler çıkışlar derken birden dev bir dinozordan kaçma telaşındayken bindiğiniz bot bir şelaleden düşüyor, bu şovun sonu, oldukça yüksekten çığlıklar içinde düşen bot çevreye oldukça fazla su fışkırtıyor. Tabi siz de nasibinizi alıyorsunuz J Bu şov için özellikle araca binmeden önce suya karşı önleminizi alın orada satılan ve hazırlıksız gelen pek çok kişinin satın aldığı basit yağmurluklar bir çare olabilir. Teknolojik aletleri de oldukça iyi korumak lazım gerçekten su sizi ıslatıyor öyle sıçrama falan değil… Hiçbir önlem alamadıysanız şov sonunda çıkışta size sunulan kâğıt mendiller de çare olabilir ancak sınırlı bir çözüm, olan olmuş oluyor.



Transformers şovundan da bahsetmemek olmaz. Bu şov Amerika için de yeni bir heyecan zira Los Angeles içinde yer alan reklam panolarında da stüdyolardaki yeni ilgi çekme kaynağı olarak kullanılıyor. Biz de çok merak etmiştik. Aslında siz bir binaya giriyorsunuz ve çoklu koltuklar içeren bir platforma biniyorsunuz, ortam karanlık ancak bir anda aksiyon başlıyor ve o andan itibaren neyle karşılaştığınız anlamak hareket ses, rüzgar derken beyninize oyun oynayan görseller devasa projeksiyonların yansıttığı dev robotlar çevreniz sarıyor evet bir Transfomrers filminin içindesiniz… İyi ve kötü savaşı dönüyor çevrenizde iyi sizi korumaya çalışıyor bir o yana bir bu yana savruluyorsunuz, aslında olduğunuz yerde duruyor gibisiniz ancak çok uğraşılmış ve her anı dikkatlice tasarlanmış bir aksiyon ortamı var filmin içinde olmamak mümkün değil, heyecan çığlıklar binalardan düşüyorsunuz, oradan oraya derken heyecan bitiyor, ortam aydınlandığında kendinize gelmeniz güç bunu oturduğunuz yerde yaşamış olmanız da, yani bir devasa coaster falan yok, ama işte beyninize hepsini yaptığınıza yemin ettirecek bir his veriyor bu şov ! tanıtıldığı kadar varmış birkaç sefer denemek şart evet.


Stüdyolardaki gezimizin sonuna yaklaşıyoruz. Veda ederken farklı filmlerden farklı karakterler ile resimler çekmeyi de ihmal etmiyor, hediye dükkanlarına uğrayıp stüdyolardan ayrılıyoruz. Disneyden sonra bizim için unutulmayacak bir deneyim daha oluyor ve burada Los Angeles’a gelen herkesin kendisi için bir şey bulacağı kanısındayız, yazıyı sonlandırmadan önce Universal Stüdyoları için yazı içinde de yer alan birkaç ipucunu tekrar sıralayalım;

Universal Stüdyoları Gezi İpuçları:




  • Bileti gitmeden önce internetten alabilirisiniz, iki gün bile gezilebilecek kapsamı olan parkta aşırı sıra olmuyor ancak zamanınız bizim gibi az ise ve şovlarda bazı ayrıcalıklar elde etmek istiyorsanız Front Line Pass biletleri düşünülebilir, bunlar bir günlük oluyor, standart biletlerde iki günü kapsayan uygun fiyatlı seçenekler de var.
  • Stüdyolara ulaşımı biz aracımızla sağladık çok uzak olmasa da ulaşım planı önceden yapılmalı
  • İçeride Fast food ağırlıklı yemek seçenekleri var fiyatlar çok yüksek değil, girişte yiyecek ve içecek sınırlaması yok kendi imkanlarınız ile atıştırmalık getirmek de düşünülebilir.
  •  Su şovları için ince bir yağmurluk getirmek iyi olabilir, içeriden kalitesi düşük bir şey de alınabilir.
  •  Sırt çantası ile gelinebiliyor, en azından bize bir şey demediler veya içini aramadılar.
  •  Erken gelmekte fayda var, turist gruplarına takılabilirsiniz.
  • Başta yer alan tema hediyelik konsept dükkanlarına dalıp vakit kaybetmeyin içeride her adım başı benzerleri var ayrıca çıkışta almak elinizde tüm gezinizde yük olmaması için de iyi olur.
  • Transformers şovuna kesin girin…
  • Stüdyoyu gezdiren turu basit görmeyin mutlaka katılın, içinde güzel deneyimler barındırıyor.
  • Çıkışta geri gelip gelmeyeceğinizi sorup kolunuza okunmayan bir damga basıyorlar bunu biz kullanmadık ama yemek için dışarı çıkma konusunda geri gelme alternatifi olması da güzel, ayrıntısını bilmiyorum ancak kapıda bu konuyu sorabilirsiniz girerken.
  • Son olarak iyi bir fotoğraf makinesi ve bol resim için hafıza kartı ve pil olması iyi olur.
<!--[if !supportLists]-->

Umarım yararlı olmuştur.  Bol gezmeler, keşifler, anılar dilerim…

GEZENTİP

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder